22 Eylül 2010 Çarşamba

Aşkın Bedeli ...

Uzmanlar, bir sevgilinin maliyetinin iki yakın arkadaşa mal olduğunu belirtti. Yani bir sevgiliniz olacaksa iki çok yakın arkadaşınızı gözden çıkarmanız gerekiyor.

Romantik bir ilişkiye başlarken çok yakın arkadaşlarınızdan ikisini feda etmeniz gerektiği bilimsel olarak kanıtlandı. Arkadaşlardan biri ilişkinin ilk başlarında feda edilebilirken, diğerinin de gitmesi çok uzun sürmüyor
Genel olarak insanların en fazla 5 yakın arkadaşı olabiliyor. Araştırmayı sunan Oxford Üniversitesi Profesörü Robin Dunbar,sadece romantik bir ilişkinin gerçekten iki arkadaşınızı kaybetmenize neden olduğunu ispatlamak istediklerini belirtti.

Dunbar, 'Sevgiliniz varsa diğer iki arkadaşınız kadar hayatınızda yer kaplıyor. Bu yüzden sıkı yakın arkadaşlarınızdan ikinize zaman ayırmamaya başlıyorsunuz. Görüşemediğiniz arkadaşınızla duygusal bağınız zamanla azalıyor ve artık görüşmemeye başlıyorsunuz. Bilimsel olarak tespit ettiğimiz bu bilgi bizi de oldukça şaşırttı' dedi. Araştırmada kadınların erkeklerden daha sosyal olmasına rağmen aynı sayıda yakın arkadaşı sevgilisine tercih ettiği belirlendi.

örnek: ilkokul ve lise arkadaşım, her şeyi paylaştığım dostum hayatının erkeğini bulduktan sonra beni boşlamaya başladı, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken eski bağlarımızı kaybetmeye başladık. ve bir gün kaçınılmaz bir tartışma sonucu sevgilisini tercih etti. arkadaşlığımız bitti....
aradan tam 6 yıl geçti ve evli olmalarına rağmen aşk bitti ve arkadaşım bana dönüş yaptı ne kadar hatalı olduğunu itiraf etti. sözün özü... aşk biter ama dostluk baki kalır. asla unutmayın...

değiştik...

arkadaş olduk, sohbet ettik aynı cafede çay içtik, haftasonları birlikte pikniğe gittik, aradan 1.5 yıl geçti, sanki hiç geçmemiş gibi telefon açtık, çayı koyun tatlıyı aldık geliyoruz dedik...

yine sohbet ettik, küçük berili uyutup, eskiye nazaran evde tek sigara içilebilen kapalı alan olan mutfağa geçtik bu kez.. ocakta çay kaynadı biz eskileri demledik.. değişmez desekde de değiştik.. o hepimiz sevgiliyken çok zaman geçirdiğimiz neredeyse her akşam uğradığımız cafeye uğramayalı 2 ayı geçmiş hepimizin.. artık evlendik dedik herkes işten çıkıp eve bir an önce atmak ister olmuş kendini.. değişmişiz hepimiz istesek de istemesek de değişmişiz... hepimizin yeni sorumlulukları yeni yaşam alanları oluşmuş.. sevmeli mi sevmemeli mi bilmem ama değişmişiz işte.

21 Eylül 2010 Salı

gitmek...

gitmek istediğim günlerden bir gün işte.. hani olura bazen, bilirim herkese olur... sadece gitmek yarını, öbür günü düşünmeden yitip gitmek, ofiste işler beklermiş beklesin.. dolapta kıyma varmış bırak bozulsun, menekşeler susuz kalırmış olsun bu kez kalsın..

Bu günlerde herkes gitmek istiyor
Küçük bir sahil kasabasina
Bir baska ülkeye, daglara, uzaklara...

Hayatindan memnun olan yok.
Kiminle konussam ayni sey...
Herseyi, herkesi birakip gitme istegi.

Öyle "yanina almak istedigi üç sey" falan yok.
Bir kendisi
Bu yeter zaten.
Herseyi, herkesi götürdün demektir..
Keske kendini birakip gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hani kendimizden raziyiz diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herseyi yüzüstü birakmak göze alinmiyor.

Böyle gidiyoruz iste.
Bir yanimiz "kalk gidelim",
öbür yanimiz "otur" diyor.

"Otur" diyen kazaniyor.
O yan kalabalik zira...
is, Güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma dugusu...
En kötüsü aliskanlik
Aliskanligin verdigi rahatlik,
Monotonlugun dogurdugu bikkinligi yeniyor.
Kaliyoruz...
Kus olup uçmak isterken, agaç olup kök saliyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha dogurmalar...
Borçlara girmeler...
isi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alikoyabiliyor.

Misal ben...
Kapidaki Rex'i birakip gidemiyorum.
Degil busehirden gitmek,
iki sokak öteye tasinamiyorum.
Alip götürsem gelmez ki...
Bütün sokagim köpegim oldugunun farkinda
Herkes onu o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sirtinda yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardir;
Evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin
Kendi imalatimiz küfeler.

Ama egreti de yasanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazim.

Barik ufak kaçislar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az
Sadece kaymak tabakasi
Hepmiz kaçabilsek...
Bütçe, zama, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün
Sabah 9, aksam 18
Sonra baska mecburiyetler
Sikisip kaldik.
Sirf yeme, içme, barinmanin bedeli
Bu kadar agir olmamali.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karsiligi, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar midir bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar asik olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittigim olmadi hiç.
Ama olsun... istemek de güzel.

can yücel...

17 Eylül 2010 Cuma

merhabalar... bayram öncesi eşimle 5 günlük bir karadeniz gezisine gittik, ünye de takıldık kaldık güzel ülkemin güzel şehirlerinden biri, hatta en güzellerinden biri 1050 resim arasından bir kaçını sizinle paylaşmak istedim. iyi seyirler.