29 Kasım 2010 Pazartesi




BAĞLANMAYACAKSIN !!!
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

dinle...

23 Kasım 2010 Salı

National Geographic Uluslararası Fotoğraf Yarışması

Photoshop kullanımının yasak olduğu National Geographic Uluslararası Fotoğraf Yarışması'nın galipleri belirleniyor. Yarışmaya katılım, 30 Kasım’da sona eriyor.2007’den beri düzenlenen yarışmada ‘amatör’ fotoğrafçılar insan, mekan ve doğa alanlarında üç farklı kategoride yarışıyor. Dokuz hafta boyunca toplanan resimlerin değerlendirilmesi ise 15 gün sürecek. Kazananlar 15 Aralık’ta açıklanacak.











20 Kasım 2010 Cumartesi

Evde okuma köşesi yaratmanın yolları

Günün stresinden uzaklaşıp dinlenmek, hatta serinleyen havaların tadını evinizde çıkartmak istiyorsanız, bu kış kendinize özel bir köşe yaratarak işe başlayabilirsiniz...
Kitap okumanın mevsimi yoktur fakat yine de en güzel ve en verimli okuma mevsimi kıştır. Dışarıda puslu ve soğuk hava hakimken, kahvenizi yudumlayarak, battaniyeyi üzerinize çekip kitap okumanın keyfini yaşamak tarifsizdir çoğu zaman...


Siz de bu keyfi maksimum derecede yaşamak istiyorsanız, yapmanız gereken tek şey bu keyfe özel bir köşe tasarlamak...


İlk düşüneceğiniz şey pencere kenarı mı kitaplık önü mü ona karar vermelisiniz...


Yağan yağmuru izleyerek kitap okumak için, pencere önüne atacağınız rahat bir berjer koltuk, ayaklarınızı uzatacağınız minik bir puf, gece seanslarınız için ayaklı okuma lambası ve tabii ki kahve ile çayı servis edebileceğiniz küçük bir sehpa ile bu keyifli köşeyi tamamlayabilirsiniz.


'Ben kitaplığımın yanında daha huzurlu ve daha iyi konsantre olurum' diyenlerdenseniz, rahat bir uzanma koltuğu almanızı tavsiye ederim. Renkli bir battaniye, okuma lambası ile küçük bir sehpa bu bölümü bir anda keyifli bir okuma köşesine çevirecektir.


Aslında evinizin alanı hangisine müsait ise ve tarzınız hangisine yakın ise, onu seçebilirsiniz.


Kendiniz için keyifli bir köşe yaratma fikri bile aynı zamanda iyi bir terapi yoludur!

Dip Not :)

Neden kek ve ekmek bayatladığında sertleşir de bisküvi yumuşar? Bununla ilgili yazılmış çok fazla kitap vardır.Ekmekle ilgili en temel cevap undaki nişasta kristallerinin pişme aşamasında su çekip yumuşamasıdır.Bu yumuşayan nişasta retrogradasyon adı verilen bir kaç günlük süre sonrasında tekrar kristalleşir ve bu da ekmeğin sertleşmesini sağlar. Bisküvilerdeki nişasta da bu aşamadan geçer fakat bisküvide var olan şeker bunu tersine çevirir ve havadan nem alarak bisküvinin yumuşamasını sağlar. Kek ise tarifine bağlı olarak hem sertleşir hem yumuşar.Eğer malzemeleri arasında şeker var ise yumuşaması muhtemeldir.

19 Kasım 2010 Cuma

bayram

merhaba
maalesef bende bayramı hasta geçirenlerdenim, herşeye rağmen yatmadım, hönkür hönkür öksürsemde, arada burnumu çeksemde, çantamda pastil,ağrı kesici ve bitki çayıyla dolaşsamda direndim yatmadım, yinede gezdim.
klasik akraba ziyaretlerinin ardından ver elini bursa, bahçede yanan mangal,sabah balkonda üşüyen içimizi ısıtan sıcacık güneş daha da anlam kattı bu tatile.
tüm olumsuzluklara rağmen yaşamak güzel...
sevgilerle.

14 Kasım 2010 Pazar

moonsun.noni ve defneyle yaşamak sizi seviyorum

blog olayını tam çözememiş olmakla beraber günlük yazmak konusunda istikrarlı olmadığımı görüyorum, açıkçası yaptığım ufak araştırma sonrasında benim gibi bir çok bloggerın varlığının farkındayım.
yalnız sürekli takip ettiğim ve okumaktan zevk aldığım bloglar yüzünden buradan vazgeçemeyeciğimide biliyorum, defneyle yaşamak blogdaki renkli hayatı yakınen severek takip ediyorum ve noni şimdilerde bebek isteyen sevgili noninin bloguna küçük misafirle birlikte pembe veya mavi renklerin bol bol gireceğinden eminim. aslında blog yazmaya kendimi bulmam lazım blogunu tanıyarak moonsunnla başladım ama monsuun (muniş) biri veya birilerine kızdı ve sadece ziyaretçi okuyuculara açık bir bloger oldu muniş yazım sana ulaşırsa benide davet et seni okumayı çok seviyorum.bu üç ayrı kişilik ayrı insan bi yerlerde sizleri sebepsiz yere seven biri var bunu bilmenizi isteyerek yazdım :) ben ara ara yazıp her gün ziyaret etmeye devam edicem.sevgiler.